Pandemi ile Hayatımıza Giren Gig Ekonomisi

Dijital dönüşümü pandemi şartlarıyla beraber hızlı şekilde yaşamaya başladık. Bu dönüşümün hayatımıza getirdiği, varlığını iyiden iyiye her birimize hissettirdiği kavramlarla da tanıştık. Bu kavramlardan biri de yükselen trendi ile Gig Ekonomisi oldu.

Kavramla ilk kez karşılaşanlar için kısa bir tanım yapmak gerekirse; insanların maddi kazançlarını artırmak için teknolojinin olanaklarını kullanarak tek atımlık işler yapmasına Gig Ekonomisi adı veriliyor. Gig aslında müzik sektöründe kullanılan ve kısa süreli iş anlamına gelen bir terim. 

Pandemi öncesinde freelance sistemi diyerek basitleştirebileceğimiz Gig Ekonomisi Covid ile birlikte şirketler ve çalışanlar için de büyük değişikliklere neden oluyor. Amerika’da yapılan istatistiklere göre çalışanların dörtte biri hayatını Gig Ekonomisinin bir parçası olarak kazanıyor. Daha kısa sürede yıllık gelirlerini iki katına çıkarma şansı yakalayan çalışanlar mevcut iş yerlerinden ayrılma konusunda daha cesur kararlar alabiliyor. Bu durum Microsoft tarafından yapılan araştırmada elde edilen ‘’ Pandemi sonrası çalışanların %40’i işlerini bırakmayı düşünüyor.’’ sonucu ile birleştiğinde şirketler için çalışan bağlılığı konusunda alarmların verilmesine neden oluyor.

Özellikle sağlık sigortası, emeklilik fonu ve tatil olanakları gibi ek haklara sahip olmayan çalışanlar için cazip hale gelen bu yeni ekonomi modeli başka bir açıdan bakıldığında şirketler için avantajlar da sunuyor. Yetenekli, iyi eğitimli bir çalışanı tam zamanlı işe almak yerine maliyetleri düşürecek şekilde yarı zamanlı istihdam etmek şirketler ve start-uplar için fırsat oluşturuyor.  Elbette istihdam edilecek gig işçileri için bir planlamanın yapılması, markayı ve şirketi doğru anlatacak iletişim dilinin kurgulanması son derece kritik olmaya devam ediyor.

Yeni dünya ekonomisi olarak görebileceğimiz Gig Ekonomisindeki çalışanların motivasyonunu yüksek tutmak ve mutlu dolayısıyla verimli bir iş gücü elde etmek için geleneksel yapıdaki organizasyonların değişmesi gerekecek. Bu değişim sürecinde trendlerin ve beklentilerin farkında olan markalar iletişim ajanslarının desteğine ihtiyaç duyacaklardır.B2C’den B2B’ye üretim ve tüketim odaklı tüm alanlarda kendini gösteren bu gerçekliğin içinde doğru aksiyonları almak için süreci dikkatli şekilde analiz etmenizi öneririm.

Dwt Mandalina / Nurettin Yay / Ajans Başkanı

Yorum Bırakın