Logolar Sadeleşiyor: Dijital Dönüşümün Marka Görsel Kimliğine Yansımaları

Dijital dönüşüm trendi ve çağa ayak uydurma gerekliliği, görsel iletişim ve reklamcılık sektörlerinin vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş durumda. 

 Bu hızla akan çağda markalar, tablet veya telefon gibi küçük ekranlarda görsel kimliklerinin daha iyi görünebilir olmalarını fazlasıyla önemsiyor. Bu bağlamda, Warner Bros. ve Burger King gibi tanıdığımız dev markalar, yeni görsel kimlikleriyle bu trendin öncülüğünü yapıyor. İşte incelediğimiz 4 markanın yeni logo tasarımları:

Warner Bros.

Dünyanın en büyük film yapım şirketlerinden biri olan Warner Bros. 100. yılı için logosunu yeniledi. 2019’da dünyaca ünlü tasarım şirketi Pentagram tarafından yeniden ele alınan logoda kalkan formu, altın kaplamasından kurtularak flat (düz) ve dinamik bir yapıyla incelip uzayan yeni halini alıyor. Altın orana uygun olarak yeniden tasarlanan logodaki “Warner Bros.” yazısı ise WB harflerinin üzerini kapatmayacak şekilde amblemin altına yerleştirilmiş. 2023’te ise yine ünlü tasarım şirketi Chermayeff & Geismar & Haviv’in dokunuşu ile logo, sadeliğini koruyarak eski tombik görüntüsüne döndü.

Burger King

Ünlü fast food zinciri Burger King, sadeleşme yolunda geçmişinden ilham alıyor. 1969’dan 1999’a kadar kullandıkları logo tasarımını daha sıcak tonlarla revize eden marka, önceki logosunda yer alan mavi halka ve ekmek formu üzerindeki ışık çizgileri gibi “fazla” detaylardan sıyrılmış. Logo, şirket içindeki yaratıcı ekip JKR New York tarafından iki yıllık bir tasarım sürecinin ürünü olarak ortaya konmuş.

Renault

Fransız araç üreticisi Renault, tıpkı Burger King’te olduğu gibi geçmişine bir selam çakıyor. Marka, 1972’de Victor Vasarely’nin tasarladığı logoyu yeniden ele alarak görsel kimliğinde bir sadeliğe gitmeyi tercih etmiş. “Renaulution” ismini verdikleri bu yenileşme ile elmas formundaki amblemlerine ve markanın gücüne inanarak “Renault” ismini de logodan çıkarmışlar.

Pfizer

Dünyanın en büyük ilaç firmalarından biri olan Pfizer, logosunda sadeleşmeye giden diğer markalardan biri. Yaklaşık 70 yıldır logosunda oval hap formunu benimseyen marka bu kullanımdan vazgeçmiş. Tipografi genel olarak korunmuş ancak ufak dokunuşlarla hatlar keskinleştirilmiş. DNA sarmalını andıran yeni bir amblem ile logo son halini almış. Logonun tasarımcısı olan Sabri Akın ise amblemi “Markanın devamlılığına, dönüşüme ve bilime yaptığı katkıya vurgu yapıyor.” şeklinde açıklıyor. Renk seçiminde ise artık geçerliliğini ve kullanışlılığını yitiren degrade kullanımı yerine temiz ve net bir mavi ton tercih edildiğini görüyoruz.

Dijital dönüşümle birlikte hızlanan dünyada, markalar, tasarım ve pazarlama alanında konvansiyonel mecralardan ziyade dijital dünyada kendilerini görünür kılabilmenin yollarını aramaya başladı. Bilgiye erişimi kolaylaştıran, tüketimi ise hızlandıran dijital çağda kullanıcılar günde yaklaşık 5.000 logoya maruz kalıyor. 

Kullanıcıların dikkat süresinin kısalması, marka algısının önem kazanması gibi dinamiklerin sonucunda markalar; yaşanan değişimi, kurumsal kimliğine de yansıtmaya başladı. Logolarda tercih edilmeye başlanan sadeleşme sürecini; dijital dünyada yaşanan gelişim ve kullanıcı deneyiminde ortaya çıkan dönüşümün güçlü bir yansıması olarak değerlendirebiliriz.

Umut Aybek – Art Direktör

Yorum Bırakın