İnsanlık olarak hiç olmadığı kadar hızlı ve kolay şekilde bilgiye ulaşıyoruz. Üstelik bu hız ve kolaylık, gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Ancak bu kolaylık hayatı pratikleştirmesi, öğrenmeyi kolaylaştırması, gelişim için uygun zeminler hazırlaması kadar hayatımızda yeni bir sorun başlığına da neden oluyor.
Bilgiye olan erişimin hızı arttıkça, dikkatimizi verme konusunda sıkıntılar yaşıyoruz. Yeni gelen bilgileri alma isteği, bir şeyleri kaçırıyor olma hissi vb. süreçlerin sonu bizi dikkat kıtlığına götürüyor. Durumu basitçe açıklamak gerekirse; ‘‘Bilgi Bolluğu= Dikkat Kıtlığı’’ diyebiliriz.
Dikkat kıtlığının etkilerini belki her birimiz hayatımızda deneyimliyoruz; odaklanma sürelerimizin azalması aynı anda hem iş dosyaları ile uğraşırken telefona düşen bildirimleri takip etmek, sorulan sorulara yanıt vermek derken birden fazla işi aynı anda yaptığımızı düşünüyoruz. Oysa sürecin sonunda dikkatimizin sermayesini harcıyoruz.
Dikkat kıtlığı ve sermayesi gibi ifadeler bize ekonomi terimlerini hatırlatıyorsa çok doğru bir noktada duruyoruz demektir. Çünkü insan dikkati sahip olunan ve sınırlı haldeki bir kaynak, zamana ve ilgiye sahip olmak gerekiyor, yani bir ‘‘Dikkat Ekonomisi’’ var.
İletişimcilerin veya bilgiye kaynaklık edenlerin böyle bir tanımla karşılaşması, hedefi göstermesi bakımından oldukça değerlidir. Dikkat ekonomisinin arkasındaki temel fikir aslında oldukça basittir. Böyle bir ekonomi tanımı, tüketicilerin ilgileri karşılığında hizmet almayı kabul ettiği bir pazar algısını kolaylaştırır.
Dijital dünyada çalışan iletişimciler için dikkat ekonomisi kavramı oldukça önemli çünkü bilgi sunmak dikkat çekmenin bir yolu değil, sürece artık ‘‘Karşı tarafın dikkatini nasıl ve ne kadar süre çekeriz?’’ sorusu ile başlama zorunluluğunu yaşıyoruz.
Sosyal medyadaki; 15, 30 ve 60 saniyelik reels videoları, 5 saniyelik storyler, 140 karakterlik metin özetleri, e-postalardaki spam çözümleri ve 3 saatlik filmlerin 15-20 saniyelik fragmanları… Tüm bu sürelerin ortak özelliğini fark ettiniz değil mi? Kısalar!
Olabildiğince öz ve etkili bilgiyi olabilecek en kısa sürede vermeye çalışıyoruz! Çünkü dijital dünyada dikkat süresi kısalıyor. Haliyle insan dikkati de sınırlı hale gelen bir kaynak olarak görülüyor. Bu noktada sınırlı kaynakların amaca uygun şekilde planlanarak tüketilmesi, kullanılması gerekiyor.
Dikkat ekonomisinde, dolaylı bir değer alışverişi süreci bulunuyor. Hedef kitle kısıtlı dikkatini vermesi karşılığında ilgili, faydalı, kişişelleştirilmiş bir hizmet almak istiyor. İletişimci olarak ilgili, faydalı ve kişiselleştirilmiş hizmetler sunmaya devam ettiğimiz sürece dikkati çekebilir, çektiğimiz oranda da başarı kazanabiliriz.
Dikkat ekonomisi bizler için yepyeni, heyecan verici, araştırma ihtiyacı duyduğumuz bir alan. Önümüzdeki günlerde de sık sık karşılaşmaya ve üzerine çalışmaya devam edeceğiz.
Dwt Mandalina | Ayşegül Baysal | Dijital Stratejist