Reklam dünyasında pek çok bilim dalından yararlanıyoruz; psikoloji ile insan davranışlarını, sosyoloji ile toplumun dinamiklerini, mühendislik ve teknoloji bilimleriyle inovasyonu anlıyor, üzerlerine biraz da yaratıcılığın ışıltısını ekliyoruz.
Kullandığımız, yararlandığımız tüm bu bilim dallarının reklamcılık için değeri son derece önemli, hatta bazı meslektaşlarımızın işine aşık olmasının nedeni bu multidisipliner yaklaşımdır.
Ancak reklamcılığın asıl yükselmesini sağlayan şey her bilimin temelinde olan şüphedir! Şüphenin bir bilim olarak geliştirilmesi, o şekilde değerlendirilmesi, saygınlığının kabul edilmesi başarılı markaların ve iletişim çalışmalarının oluşmasını sağlarken reklamcılıktaki konvansiyoneli ve sıradanlığı yıkar.
Zihinsel Tazelenme İçin Bir Tür Detoks Gerekir
Zaman içinde her şirketin her reklamcının entelektüel sermayesi yıpranır, yeni bir bakış için geçmişten kurtulmak, zihne kuşku tohumlarını ekmek gerekir. Bunu yapmanın en basit yoluysa sürekli sorgulamak, kesinliklerden asla emin olmadan şüphe duyabilmektedir. Yazılan tüketici beklentilerinde neden bu şekilde, bulunan iç görülerde niçin bu iç görü var, hazırlanan yaratıcı metinlerde neden şu şekilde olmuyor gibi soruların mutlaka sorulması, huzurun kaçması, konfor alanından çıkılması gerekiyor. Aksi durumda ezberci bir yaklaşımla fikirler üretiliyor.
Kavramlar, yaratıcı çözümler ve stratejik senaryolar hakkında şüphe duyulmadığında tembelliğin ardından başarısızlık gelir.
Elbette şüphe duyularak, eleştirilerek hazırlanacak fikirler zaman alır. Bu noktada marka yöneticilerinin ne istediklerine karar vermeleri gerekir, ezber bozan yaratıcılıktaki bir çalışma için bir haftalık deadlinelar verilmemelidir.
Şüphe Duymak Başarı Oyununun Kurallarını Yenilemenizi SağlarEn değerli sermayesi yaratıcılık olan reklamcılar için de şüphenin değerini Descartes’in bir sözü ile anlatmak isterim .‘’ Kesinlik hayal gücünün eksikliğinden başka bir şey değildir!’’ der Descartes. Şüphe duyulmadığı sürece yaratıcılık gelişmez, niçin ve neden olmasın soruları sorulmaz. Bu soruların olmaması da çözümleri yaratıcılıktan uzaklaştırır. Bu nedenle her fikrin her aşamasında huzurunuzu kaçıracak soruları sormaktan çekinmeyin. İyi vizyonlar ancak şüphenin ve bitmek bilmeyen soruların ardından gelir.
Dwt Mandalina Reklam Ajansı / Ayşegül Baysal / Dijital Stratejist